"Bilmeeem..Kayboldu herhalde..."

Ben hep çocuklarımın sorumluluk sahibi olmalarıyla gurur duyarım…Dağıttıklarını toplarlar, döktüklerini temizlerler, küçülen kıyafetlerini kıyafeti olmayan çocuklara mutlulukla gönderirler filan….Hatta o yüzden okulun ilk günü öğretmeni " şimdi çocuklarınız sık sık kalemini, silgisini kaybedecek, bunlar olağan şeylerdir" diye biz taze velilere uyarıda bulunduğunda da hiç üstüme alınmadım. Benim kızım sorumluluklarını bilen, akıllı bir çocuk diye..

Yok kardeşim…benim kızım da tıpkı diğer çocuklar gibi yaşının ve çağın getirdiğini yaşayan bir çocukmuş. Da…
Be mübarek evlat, her gün mü kalem, silgi, kalemtraş kaybedilir? Yepyeni kalemler, gıcır gıcır silgiler daha siftah yapmadan nasıl sırra  kadem basar? Bundan sonra silgisini boynuna asacağım vallahi...

Bir, iki, üç sabrettim ama dün yine daha bir gün önce verdiğim ve de kaybetmemesini tembihlediğim silgisini kaybedince patladım. Kızdım İpek'e…Malına sahip çıkmanın öneminden girip en sonunda " yok sana silgi milgi…yarın silgisiz git okula, sınıftaki kayıp kalem kutusuna bak…Kaybettiğin tüm kalemleri silgileri orada bulursun. Bulamıyorsan da hata yapmamaya bak ki silgiye ihtiyacın olmasın" ile bitirdim.

Benimki bir de hassas prenses ki sormayın…Başladı ağlamaya..Sonra sesi boğularak " eğer yeni silgi vermezsen arkadaşımdan istemek zorunda kalırım bak" diye bir de tehdit savurdu….İyice tepem attı…" Yok arkadaşından filan istemek, sıranın altına bak, dün kaybettiğin silgi oradadır" diye çıkıştım… Bu sefer ağlamaklı olarak " tamam bakarım ama yarın akşam eli boş dönersem kızma bana" dedi…Sanki kızı para kazanmaya gönderiyoruz, eli boş dönerseymişmiş…Nasıl saptırıyor konuyu..Zaten ağlıyor, içimi kötü yapıyor.

Ay dayanamayacağım, gidip sarılıp, ona kızdığım, sorumluluk sahibi yapmaya çalıştığım için neredeyse af dileyip özür dileneceğim kızımdan…Ama Metin'in bir bakışıyla kendime geldim. Tutturduğum yolun doğru olduğundan emin oldum böylece…

Hayır arkadaşlar, parasında pulunda değilim…ama hergün hergün birşeylerini kaybetmemesi gerektiğini anlaması gerek, sorumluluk hissetmesi gerek değil mi? " ben kaybetsem de sorun değil, annem babam yenisini alır nasıl olsa" alışkanlığını kazanmasını istemiyorum. Şimdiki çocukların genelinde olan, bizim yüzümüzden edindikleri

 "giden gitsin, nasıl olsa yenisi gelir" mentalitesi beni zaman zaman çok korkutuyor. Bu mantıkla büyüyen çocuklar bugün oyuncağına, kalemine silgisine sahip çıkamaz, yarın sevdiğine, işine, yuvasına gibi geliyor bana…Artık nasıl yazıyorsam...

Biz alıştırdık tabii onları tüm kaynaklarımızı ayaklarının altına sererek…Kısıtlı kaynak kullanımı nedir bilmiyorlar ki…Barbie mi istiyor, bir anda herkes hediye alıveriyor, evde 10 tane Barbie…Araba mı..gani gani…zaten bir de çalışan anne olmamdan kaynaklanan ezikliğim var ya çocuklarıma karşı…bazen ben de ipin ucunu kaçırdım. Onları görememek, ilgilenememek pahasına kazandığım parayı onları mutlu etmek için harcamaktan hiç çekinmediğim zamanlar oldu…Hata yaptığımı bile bile…Eşimin beni uyarmasına rağmen...

Ama artık görüyorum ki pek çok çocuğa göre daha iyi bir noktada olmalarına karşın yine de benim hedeflediğim yoldan biraz saptırmışım onları…Dünyanın kaynakları kıtlığa doğru adım adım ilerlerken biz niye çocuklarımızı bolluğa alıştırıyoruz ki? Onlara ne kadar kötülük yaptığımızı gördüğümüz noktada düzeltmek için geç olacak diye korkuyorum.

Sevgiler

13 yorum:

Ebru dedi ki...

Yazının ilk paragrafını imrenerek okudum. Aaa ne hoş dedim. Sonra hah aynı dedim:) 2.5 yaşından beri kreş ana sınıfı ilkokul derken bir köy okuluna yatecek kadar kırtasiye malzemesini orada burada talan ettik. Dediklerin çok doğru.Benim yoktu diyerek alıyoruz teyze alıyor dayı alıyor derken asla yokluk bilmeyen doyumsuz çocuklar. bebekken rahattık sanki. her gün mücadele her gün. İpeği öpüyorum iyi yıllar
sevgiler.

İkiz Annesi dedi ki...

Aynı şeyleri düşünüyoruz aslında gerçi çalışmıyorum ama yine de 3-4 ay öncesine kadar ne görsem alıyordum kızlara AAAA bu da güzelmiş bak bununla oynarlar ,yok bu el becerileri için iyi bunu alalım .Zaten iki tane olmalarından her alınan mecburi olarak iki tane alınıyordu aynı renk aynı tarz oyuncaklar alınıyor.Bizim ev Toys'r Us ın ikinci şubesi olmuş durumda baktım olacak gibi değil en son 4 ay önce oyuncak almayacağım artık bitti dedim ve almıyorum.Yok demeyi öğrenmeyecekler çünkü ne isterlerse hatta istemeden önce önlerinde buluyorlar.
Aslında yanlış yapıyoruz ama annelik işte içimiz dayanmıyor çok şükür alabiliyoruz onlarda bunun farkındalar.Ama dediğiniz gibi bir yerden başlayıp yoku da öğretmek zorundayız.

Adsız dedi ki...

Sevgili Gülçin,
Her anne babanın yapmak istediği ama çocuğumu kıracağım diye ödü koptuğu bir konuyu daha doğru yapmaya çalışırken yaşanan çeşitli gel-gitlerle güzel yazmışın. E ben sana daha ne diyeyim, eline sağlık arkadaşım. Devamını bekliyoruz yani ;)

Can SAR

neselihaller dedi ki...

Nehir İda-İkiz Annesi:
Çok doğru diyorsunuz, bizim zamanımızda hem memlekette böyle çeşit, böyle bolluk yoktu hem de olan sınırlı sayıda şey çok pahalıydı. Biz de bizim yoktu mantığından hareketle çocuklarımıza bol bol alıyor, yoku öğretmiyoruz. Aslında ne kadar büyük bir yanlış yapıyoruz...evet, kesinlikle bir yerden başlayıp yoku öğretmeliyiz kuzularımıza..."yok" olması ayıp birşey değil ki...

neselihaller dedi ki...

CAN...sevgili arkadaşım, eski dostum..seni burada görmek beni çok mutlu etti....teşekkür ederim arkadaşım...

bu blog işi çok hoşuma gitti biliyor musun? benim için tam " dök içini rahatla, yandaş bul ferahla" mekanı oldu...
Öpüyorum, sevgiler, selamlar

Unknown dedi ki...

Bir bakıma keyifli birazda kaygı içeren yazınızı okurken geleceğimi görmüş gibi oldum.Tüm çocuklar aynı zannedersem.Siz çalıştığınız için alıyorsunuz ben evde canı sıkılıyor arkadaşı yok , bahçe yok dört duvar arasında diye sürekli alıyorum.Her istediği her çeşidi var şimdiden.Gelecek de memnuniyetsiz olursa kabahat benim olacak.Her seferinde tamam almayacağım diyorum ama değişik bir şey gördüm mü dayanamayıp alıyorum.Önce kendimi ıslah etmem lazım galiba... İpek de anlamıştır herhalde bu ciddi tavrından , silgisini bulamasa bile bir daha ki silgisini koruması gerektiğini öğrenmiştir.Hepimiz aynı düşünce ile çocuklarımızı yetiştirmeye çalışıyoruz ama hepimizde aynı yerde hata yapıyoruz galiba :) Umarım istediğimiz gibi yetişmiş evlatlarımız olur.Yeni yılda amaçlarımıza biraz daha ulaşmış oluruz inşallah.2011 ailene ve sana mutlulk sağlık getirir umarım.İyi yıllar

neselihaller dedi ki...

İçimizdeki Karnaval:

Dediğin çok doğru, önce kendimizi ıslah etmemiz gerekiyor. Biz kendimize hakim olamayıp alıyoruz, doğal olarak çocuklarımız da istedikleri herşeyin hemen yapılacağını düşünüyor. Beklemek, sabretmek, para biriktirmek, ihtiyacı var mı yok mu düşünmek gibi kavramları annemiz babamız bize gayet güzel öğretmişken biz çocuklarımıza yeteri kadar iyi öğretemiyoruz. Almak için hep bir bahanemiz var. Benimkisi çalışan anne olmak, seninkisi çocuk evde sıkılmasın, bir başkasınınki başka birşey. Ama hata yaptığımızı kabullenmek de önemli bir başlangıç olsa gerek :-))

Yeni yılın sana ve ailene güzellikler, bolca sağlık, çokça mutluluk, dolu dolu huzur getirmesini dilerim

Sevgiler

Adsız dedi ki...

şekerim annem dönünce sorarsın yanlış hatırlamıyorsam biz de az şey kaybetmemişiz küçükken hatta bir keresinde annemin ördüğü güzelim hırkayı okul pikniğinde kaybetmiş, 4 ay sonra eylülde okul açılırken müdür andımız okunurken bu kimiiin diye elinde sallarken geri kavuşmuştum hırkama ve hatta kaybetmeyelim diye ev anahtarı ve silgi boynumuza asılırdı.kızma benim melek yeğenime :)

gökçe

neselihaller dedi ki...

Kardeşim tamam, ben de annemin ördüğü kırmızı atkıyı yolda düşürüp farkına bile varmamıştım da annem canıma okumuştu...Bütün çocuklar böyle kabul, ama biraz dikkat etmesini sağlamak da lazım be canım...

Sitare dedi ki...

benim düştüğüm hataya sen de düşmüşsün gülçin.sorumluluk sahibi olmalarını beklerken ,oyuncak manyağı ediyoruz çocuklarımızı.önce bizim bir toparlanma sürecine girmemiz gerekiyor sanırım.
annenin ördüğü atkı:)ya bak bunun aynısı başıma geldi,üstelik atkım da kırmızıydı:)yoksa biz kardeş miyiz:)))))))))))))

neselihaller dedi ki...

Evet Sitare, biz bir kendimize gelebilsek çocuklar da gelecek aslında...

senin de mi kaybettiğin bir kırmızı atkın vardı? yoksa sen bizim 3. kardeşimiz misin? ne güzel:-))

yaruze... dedi ki...

Aynı hataya bende düşüyorum maalesef.Büyük oğluma hiç dayanamıyorum.Alıyoruz dakkasında kırıyor,bu son nutukları atıyoruz ama her defasında dayanamayıp tekrar alıyoruz.Bu da onda cüzdanımızın bir sebil olduğu hissini uynadırıyor.Nasıl bir döngüdür bu böyle.

neselihaller dedi ki...

Sorma Yaruze her evde aynı durum var...bu kısır döngüyü nasıl kıracağız bilemiyorum...