Neyse, aşağıdaki yazıyı babam iletmiş, Doğan Cüceloğlu'nun bir yazısı...Noktasına virgülüne dokunmadan gönderiyorum. Hani biz kendimize deli diyoruz ya...Belki de değilizdir :-)))
------------------------------------------------------------------------------------------------
kıl hastanesine hasta olarak kabul ettirmenin bir yolunu bulmuşlar. Hastaneye kabul edilmek için “kulağıma sesler geliyor; sesler duyuyorum,” gibi ifadeler kullanmışlar. Araştırmanın amacı şu: gerçekte akıl hastası olmayan insanlar, akıl hastalarının arasında konduğunda, acaba akıl hastası olmadıkları uzmanlarca fark edilecek mi?
Hastaneye kabul edildikten sonra, araştırmacılar bu sesleri artık duymadıklarını, kendilerini iyi hissettiklerini ve çıkmak istediklerini ifade etmeye başlamışlar. Ne tahmin edersiniz? Bunların hasta olmadıkları hemen fark edilip, hastaneden taburcu edileceklerini mi? Öyle olmamış; gerçekte hasta olmayan bu insanların hastaneden çıkmaları o kadar kolay olmamış. Bazıları yedi gün müşahede altında tutulduktan sonra serbest bırakıldıkları halde, bazıları elli iki gün içerde tutulmuşlar. “Hastalara,” hastanede kaldıkları süre içinde çok güçlü ilaçlar verilmiş, ne var ki onlar kimse görmeden bu ilaçları tuvalete atıp sifonu çekmenin bir yolunu bulmuşlar. Hastaları muayene eden uzmanlar, bakan hemşireler ve bakıcılar bu kişilerin hepsini akıl hastası olarak görmüş ve iyi olduklarını keşfedememiş. Dördü şizofreni tanısıyla, biri bipolar bozukluk teşhisiyle hastaneye kabul edilmişler ve içerde bırakılmışlar.
Şimdi araştırmanın başka ilginç bir yönüne dikkatinizi çekmek istiyorum; doktorlar, hemşireler ve bakıcılar bu kişileri akıl hastası olarak gördükleri halde, hastanedeki gerçek akıl hastaları araştırmacılara, “haydi oradan, siz hasta değilsiniz, siz gazetecisiniz, hasta numarası yapıyorsunuz,” demişler.
Bu araştırma basılmadan bir konferansta duyan bir akıl hastanesi uzman kadrosu, böyle bir şeyin olamayacağını söylemiş; hepsinin uydurmaca olduğunu iddia etmiş.
Rosenhan, “peki, sizin hastanenize yalancı-hastalar göndereceğim, onları bulun öyleyse,” diyerek onlara meydan okumuş. Hastane yalancı-hastaları bulmak üzere uyanık bir döneme girmiş (teyakkuza geçmiş) ve gelen hastaları dikkatle gözlemeye başlamışlar. Rosenhan gerçekte hiçbir yalancı-hasta göndermediği halde, hastanedeki bir psikiyatrist ve yardımcı sağlık görevlisi birkaç ay, gelen hastaların yüzde onuna yakın bir kısmını yalancı-hasta olarak teşhis etmiştir.
Peki, bu neyi gösteriyor?
Akıl hastalıklarının teşhisiyle ilgili belirsizlikler kolayca ortadan kaldırılamamaktadır ve bu nedenle gerçek hastayla yalancı-hasta arasında ayırımı uzmanlar dahi kolayca yapamamaktadır. O nedenle bu alanda belirli kişilerle ilgili beklentiler oluşturulursa, yani bir kişi hakkında, “bu adam akıl hastası” gibi yaftalar yapıştırılırsa, onun normal davranışları dahi anormal görülebilmektedir.
Hastanede gerçek hastayla hasta olmayanı ayırt etmek bu kadar zor ise, normal günlük toplum yaşamında ayırt etmek daha da zor olacaktır.
Bu çalışma, bir kişinin gıyabında dedikodu yapmanın, onu karalamanın neden kötü olduğuyla ilgili bilimsel bir çalışma olarak algılanabilir.
Psikolog Rosenhan ve ekibine kendim ve sizler adına teşekkür duygusuyla doluyum; böyle bir çalışmayla farkındalığımız yaptıkları katkılarından dolayı.
Doğan Cüceloğlu (31.07.2011)
9 yorum:
ha ha..süpermiş yaa:)
biliyordum boşuna içirdiler bana o ilacı:))))
valla ben aylarca psikiyatriste gittim ordan biliyorum , bi halt bildikleride yaptıklarıda yok...bişey ezberlemişler onu tekrarlayıp duruyorlar..ilk izlenim doktorlar için çok önemli...
Dilek'ciğim öpüyorum canım
Öz'üm valla ben de bazen bir psikoloğa gitsem mi acaba diyorum sonra da "üfff şimdi 50 dakika zaman verecekler bana ben ne anlatıcam onlara" diyorum. Hayır benim açılıp dökülmem için elimde kahvem olacak, bir bacağımı altıma alıp " şimdi bak hayatım" diye başlayıp konuşmam lazım...O yüzden gitmiyorum psikoloğa filan...
psikiyatriste gittiğim bir seansta öyle mutluydum ki olumlu şeyler aktarmayı planlıyordum. Yüzüme baktı ve gayret etmiyorsun diye fırçaladı resmen. O gün bıraktım bir daha da gitmedim. İlaçları da bizzat içtim sifonu çeksem iyi olurmuş:)
Daha önce de okumuştum aynı ilgi ve alakayla bir kez daha okuduğum için memnunum babacığına da teşekkür ettim.Seni de öptüm.
Son derece ilginç bir yazıymış. Ben daha önce okumamıştım.
Üstelik yazılalı fazla geçmemiş...
Sevgili babana ve de sana tabii teşekkürlerimle efendim :)
Sevgiler...
Ebru'cuğum sen at o ilaçları filan...gel ben sana bir kahve yapayım bak nasıl iyi gelecek...
Zeugma'cığım öpüyorum arkadaşım, gene bekleriz :-)
Bloguma bıraktığınız o güzel yorum için çok teşekkür ederim :) Doğan Cüceloğlu benim de ergenlikten beri okuduğum bir psikolog-yazardır,bu araştırma da ne güzelmiş öyle,aslında etrafımızda akıllıyım diye geçinen bir sürü deli olduğu gibi,deli diye adlandırdığımız çoğu akıllı insandan daha akıllı kişiler var..İnsanlara yaftalar yapıştırmak,sıfatlar vermek o kadar kolay ki,bir cümleyle ya da bir hareketle yargılanabiliyoruz.Hakkımda yazınızı da ne güzel yazmışsınız,ben de büyük konuştuğum çoğu şeylerin başıma geldiği biri olarak,blogunuzu takibe alıyorum..Çok güzel bir blogunuz var..
Sevgiyle kalın, :)
Ι ωill right away grasρ your rss fеed
аs I cаn't find your email subscription hyperlink or newsletter service. Do you've any?
Please permit me rесοgnise іn orԁeг thаt ӏ may juѕt subscгіbe.
Thanκs.
Heгe is my blog ρost - seopressor version5
Hi there Dear, are you in fact visiting this site regularly, if so
after that you will without doubt take fastidious know-how.
my blog: SEO
Yorum Gönder