Ben bir şey yaptım…
Aslında bunu çok daha önceden yapmam gerekiyordu, düşünemedim, önemini yeteri kadar hissedemedim, erteledim. Ama gerekliydi, yapmam lazımdı.
Söylemiştim, 2 günlük bir assesment'a katıldım. 2 gün boyunca bizi biz yapan tüm öğeler yaşam koçları ve psikoterapistler tarafından irdelendi. Kendimize bile itiraf edemediğimiz yanlarımız didiklendi.
Sonuçta bana verilen uzman görüşlerine göre de benim içimde başka bir ben yokmuş…İçimde neysem dışarıya da onu gösteriyormuşum, tamamen insan odaklı bir yaklaşımım varmış ve hatta bu tam istenen, herkesin getirilmeye çalışıldığı noktaya ben zaten içgüdüsel olarak çoktaaan ulaşmışım. Kendime eziyet etmeyi bırakmalıymışım kısaca..Bu sevgi kelebeği halim meğer herkesin sahip olması gereken bir durummuş.
Sonuçta bana verilen uzman görüşlerine göre de benim içimde başka bir ben yokmuş…İçimde neysem dışarıya da onu gösteriyormuşum, tamamen insan odaklı bir yaklaşımım varmış ve hatta bu tam istenen, herkesin getirilmeye çalışıldığı noktaya ben zaten içgüdüsel olarak çoktaaan ulaşmışım. Kendime eziyet etmeyi bırakmalıymışım kısaca..Bu sevgi kelebeği halim meğer herkesin sahip olması gereken bir durummuş.
Ama yok, birşey eksik, biliyordum, yapmam gereken bir şey vardı, bunu da yaşam koçumuzla bir sohbet sırasında iyice gördüm.
Oğlumun doğum hikayesini Yiğit Geldiğinde kısmında uzun uzun yazmıştım. Yüreğiniz dayanabilecekse okuyun lütfen. Ama burada bir özet geçeyim:
Oğlum normal geçen bir hamileliğin sonunda sezaryen ile doğdu. Ancak doğduğunda nefes almamış. Ameliyathanede Çocuk Doktoru Nuri Bey beyni oksijensiz kalmasın diye maske ile oksijen pompalamış. Sonrasında bir süre gözlemlemiş ve bir dizi ilk müdahaleden sonra " bebekte bir sorun var, hemen Çekirge Çocuk Hastanesi'ne kaldıralım" deyip hastane ile irtibat kurmuş, küvezli bir ambulans istemiş ve oğlumu sevk etmiş.
O hastanede oğlum 21 gün kaldı. 2 kere pnömotoraks ( akciğerin sönmesi), çok ağır akciğer enfeksiyonu geçirdi, 2 kere kalbi durdu, 4 gün solunum destek cihazına bağlı kaldı. Bize " her an herşey olabilir, kendinizi hazırlayın" dendi. "Yaşasa bile yüksek olasılıkla beyin hasarı kalabilir" dendi.
Ama benim Yiğit oğlum yaşam savaşını kazandı. Allah'a çok şükür hiçbir hasar almadan, sapasağlam çıktı hastaneden. Ve şimdi de bildiğiniz üzere canavar gibi…
Biz Çekirge Çocuk Hastanesi'ndeki doktorlara teşekkür ve minnetlerimizi dile getirmiştik. Onlar biliyorlar.
Ama o günlerin buhranı ve sonrasındaki sevinciyle ve Bursa'da oturmuyor olmamızın bahanesiyle teşekkür etmediğimiz birisi vardı. Nuri Bey…
Soyadını hatırlamıyorum, karşımda görsem tanımam ama hemşire ben oğlum nerede diye ağlarken bana " Nuri Bey kontrollerini yapıyor" demişti ya...ismini o zaman öğrenmişim. Sonra ben bir hastanede lohusalığımı ağlayarak yaşarken, oğlum başka bir hastanede hayata tutunmaya çalışırken gelmişti bir kez yanıma...Orta yaşlı, kibar bir beydi, bana fazla da ümit vermeden teselli etmeye çalışmıştı.
Ona hiç teşekkür etmemiştim. Evet o görevini yapmıştı ama olsun..Görevini hakkıyla yapmıştı ve bizim hayatımızda nasıl bir fark yarattığını ona söylemem gerekiyordu. Bize yıllarca her türlü medya kanalıyla öfkemizi nasıl ifade edeceğimiz, nasıl hayır diyeceğimiz, kızgınlıklarımızı dışa nasıl vuracağımız ezberletilirken neden minnetimizi ifade etmekte bu kadar çekingen olalım ki? Neden insanların arkasından " Allah ondan razı olsun" derken yüzlerine karşı da söylemeyelim ki?
Gıyabında Nuri Bey'i minnetle anarken bu duygumu ondan gizlemem haksızlık değil mi? Ona da bana da...
Bu sabah önce hastaneyi aradım, belki hala orada çalışıyordur diye ümitlenerek...Oradaydı, hemen bağladılar telefonu...Oysa ben söyleyeceklerimi kafamda bile toparlamamıştım daha...
Ben: Alo, merhaba Doktor Nuri Bey ile mi görüşüyorum?
N.B: Evet hanımefendi, buyurun? ( O kadar kibar ki..)
Ben: Nuri Bey merhaba, ismim ….Aslında size bu telefonu çok daha önce açmalıydım. Ben İstanbul'dan arıyorum ve son zamanlarda şirketimin organize ettiği kişisel gelişim programlarına katılıyorum. Ve bu sohbetler sırasında farkettim ki biz size hiç teşekkür etmemişiz.
NB: Estağfurullah hanımefendi, rica ederim ( ne demek istediğimi anlamadı tabii, şaşırdı)
Ben: Hatırlar mısınız bilmiyorum, 4,5 sene önce ben hastanenizde doğum yaptım. Oğlum doğumda nefes almadığı için oksijensiz kalmasın diye ona maske ile oksijen vermişsiniz ve sonrasında da yerinde bir müdahale ile Çocuk Hastanesi'ne sevketmiştiniz.
N.B: Görevimi yapmışım hanımefendi, estağfurullah
Ben: Biliyorum ben sadece size ne kadar teşekkür borçlu olduğumu bir de size söylemek istedim. Eğer ameliyathanede oğluma oksijen vermeseydiniz beyin hasarı kaçınılmaz olabilirdi veya Çocuk Hastanesi'ne hemen göndermeseydiniz belki şu anda hayatta olmayabilirdi oğlum.
Biz sizi hep minnetle anıyoruz. Bunu bilmenize ihtiyacım vardı. Sonradan Bursa'ya yolumuz düşmedi, ihmal ettik ama biz size teşekkür ediyoruz hep.
Ben ağlıyorum telefonda, işyerimde bir toplantı odasındayım ve ağlıyorum. Nuri Bey bana hala görevini yaptığını söylüyor, oğluma maşallah diyor. Ona tekrar teşekkür edip sağlıklı bir ömür diliyorum ve telefonu kapatıyoruz.
Saatlerce gözlerim nemli dolaştım işyerimde ama hafifledim. Bir insana hayatımda nasıl bir fark yarattığını ve minnetimi bildirdim. Bugünüm güzel geçecek…
Sevgiler
8 yorum:
Canim arkadasim benim, senin kalbinin nekadar iyi oldugunu yüreginin nekadar temiz oldugunu senin sen oldugunu samimi ve ictenlikle oldugunu, bir okadarda hissli ve candan oldugunu biliyorum hayatim... IYKI TANIDIM SENI CANIM ARKADASIM IYIKI VARSIN HAYATIM.... IYIKI VARSIN.....ve sana katiliyorum canim,gerektiginde cekinmeden tesekürümüzüde minnetimizi de ifade etmeliyiz hayatim...
Sultan
güzel Sultan'cığım, çok teşekkür ederim gönlü bol arkadaşım...umarım herkes hala fırsatları varken kendileri için güzel şeyler yapmış, hayatlarına değmiş insanlara teşekkür eder...Bu o kadar önemli ki..bir suçunu itiraf etmek nasıl rahatlatıyorsa insanı içinde taşıdığı minneti sahibine iade etmek de o kadar rahatlatıyor...
kız, gene ağlattın beni.
içinde bir başka sen olmuş olsaydı ben kızımı isterim diyecektim ki, yokmuş. zaten olsaydı kalemin bu kadar güçlü olamazdı. hatırlarsan ben öğrenci kompozisyonlarına çok önem verirdim; çünkü onları en iyi öyle tanırdım.
beni anneniz olarak seçip, sevinçlerle, sevgilerle bana geldiğiniz için kardeşine ve sana her zaman teşekkür etmişimdir; bilirsin. yine teşekkür ediyorum ve sizi çok seviyorum, benim övünç, sevinç, kıvanç kaynaklarım.
düşünüyorum düşünüyorum bulamıyorum.çekirge çocuk hastanesi dediğin yer acaba çekirge doruk kadın ve çocuk hastanesi olabilir mi hayatım.malum bursada yaşıyorum.hatta kızımı 6,5 ay önce orada doğurdum,çok da güzel bir hastanedir.
aa bu arada büyük geçmişler olsun.9 yıl önce oğlum da benzer şekilde oksijensiz kalmış,1 hafta kuvözde yatmıştı.o yaşadığım 1 hafta ömrümden kaç sene götürdü Allah bilir.
ÇEKİRge çocuk hast. Tam yokuşu inerken sağdan içeri kıvrılan yolda. Devlet hastanesi aslında,özel değil. Doğum kısmı da var diye biliyorum. Sanırım aynı yerden bahsediyoruz. Gerçi o bölgede çok hastane var ama...nasıl desem, altta acil kapısının dışında Kayhan Köfte Salonu fşlan vardı o zamanlar...nasıl tarif ama :-)))
Kerim 3 gün yoğun bakımda kaldı, içim dağlandı. Allah sabır veriyor işte.. seni, sitareyi düşünemiyorum.. Çok şükür iyiler şimdi..
sana da çok geçmiş olsun arkadaşım. Sitare de çok zor zamanlar geçirmiş. Çok şükür Allah yavrularımızı bağışladı bize.....
keşke herkes dönüp dönüp teşekkür edebilse, ne çok insan vardır ağırlığını taşıdığımız oysa... yiğit i okudum. 21 gün çok uzun. öyle bir durumda 1 gün bile çok uzun, en büyük teselli bitmiş geçmiş olması, allah sağlıklı uzun ömür versin yiğit e de ablasına da...
Yorum Gönder