Kardeş Kavgası...

Bugün delianne, bloğunda yine çok güzel bir konuyu işlemiş. Gönderilen yorumları da okuduktan sonra aşağıdaki eski bir yazım aklıma geldi...yeri gelmişken paylaşmak istedim.

Biliyor musunuz eğer yavru bir hayvan doğar doğmaz kendi doğal ortamından, kardeşlerinden ayrılıp ev hayvanı olarak aileye verilirse profesyonel bir eğitim alana kadar hareketleri ölçüsüz ve şımarık olurmuş.
Çünkü kardeşleriyle büyüyen hayvanlar doğal olarak ölçülü olurlarmış, otomatik olarak hizalanırlarmış. Örneğin: Kardeşini ısıran bir yavru kedi anında diğerinden pati darbesi alarak bir daha ısırmadan önce 2 kere düşünürmüş.

Bu ortamda yetişmeyen hayvanlar ise etki-tepki dengesini kendi doğal ortamlarında yakalayamadıkları için sahipleri onları eğitirken bir miktar sıkıntı çekilirmiş. Örneğin oyun sanıp sahibini ısıran bir köpek veya heyecana kapılıp sahibini tırmalayan bir kedi için hizalama gazete parçasının gösterilmesi veya bazen popoya inmesi şeklinde olurmuş.

Çocuklarda da aynı şekilde aslında. Tek çocuklar şımarık ve disiplinsizdir asla demiyorum. Bu durum ailenin tutumu ile ilişkilidir daha çok. Ama kardeşi olan çocuklarda bazı davranış şekilleri kendiliğinden, doğal olarak gelişir.

Mesela kızım ve oğlumun arasında 18,5 ay var. Evet arkadaşlar, parmak hesabını bırakın, hesap doğru, Yiğit'e hamile kaldığımda İpek 10 aylıktı. Artık cesaret mi şuursuzluk mu bilemiyorum ama Allah ömür versin Yiğit'in doğumunda yaşadığımız sıkıntılar haricinde herşey güzel gidiyor.

İpek kuşum daha 1,5 yaşındayken abla oluverince paylaşma konusunda doğal bir eğitim almış oldu. En basitinden bırakın oyuncaklarını filan anne ve babasının ilgisini, zamanını ve sevgisini kardeşiyle paylaşmak zorunda kaldı. Bu konuda da bir sıkıntı çıkmadı hiç. Bunu çok olağan karşıladı ama biz de onu hiç ilgisiz bırakmadık. Hep bir denge yakalamaya gayret ettik.

Yiğit oğlum için de aynı durum sözkonusu aslında…O da, mesela, eğer ablasıyla konuşuyorsam lafa girmek için sırasını beklemek zorunda olduğunu biliyor ama bakmayın yine de ara sıra şansını denemekten geri durmuyor. Oyuncak paylaşımını söylemeye bile gerek duymuyorum. Barbie'ler İpek'in, arabalar Yiğit'in, diğer herşey ortak…Çünkü anlayacağınız üzere herşeyden 2 tane almaya ne evimizin kapasitesi yeter, ne para dayanır ne de bizim öyle bir niyetimiz var…Oyuncaklar ortak kullanıma tabi olunca savaş meydanına dönen odanın toplanması da yine ortak bir eylemle gerçekleştiriliyor haliyle…

Bakın bu bence önemli bir konu: biri 6 yaşında diğeri 4,5 yaşında iki kafadar dağıttıkları odayı toplayabilecek kadar büyümüşlerdir bana göre…Toplanmayan oyuncakları ise ceza kabilinden bir süre gözönünden kaldırmakla herhalde çok gaddar bir anne olmuş olmuyorum değil mi?

Davranışlardaki ölçülülük haline gelince: Bizler de her normal ebeveyn gibi elbette ki çocuklarımıza şiddeti öğretmiyoruz, buna müsamaha göstermiyoruz, televizyonda onlar yanımızdayken haberleri bile seyretmiyoruz. Yine de bazı şeyler her canlının doğasında var olan savunma ve kendini koruma içgüdüsüyle doğal olarak gelişiyor. Örneğin:

İpek 2 yaşında, Yiğit 6 aylıkken, yani yeni yeni oturmaya başladığı dönemde ve de ben bir ev hanımıyken bir gün Edi ile Büdü'yü tüm güvenlik önlemleri alınmış salonda oyun oynar halde bırakıp mutfağa yemek yapmaya gittim. Ara ara salonun kapısına gidip çaktırmadan durum kontrolü yapıyorum ama yemeği de yetiştirmem lazım. Derken, salondan bir yaygara koptu ki sormayın…Elimin yağıyla içeriye attım kendimi…Sandım ki televizyon filan bunların üzerine düştü…

Manzara şöyleydi canlarım:

İkisi de yan yana oturmuş
İpek'in saçları yoluk yoluk olmuş ve de avaz avaz ağlıyor
Yiğit'in bir yanağı kıpkırmızı olmuş ve o daha büyük bir gürültüyle ağlıyor.

Güleyim mi yanlarına mı gideyim, ne yapayım şaşırdım dostlar…Olay anlaşılmıştır. Yiğit İpek'in saçını yolmuş, İpek de Yiğit'e sağlam bir Osmanlı yerleştirmiş, ikisi de yanyana oturmuş ağlıyorlar.

Onları aynen o pozisyonda bıraktım. Ne yapsaydım? Biri zaten 6 aylık, durdan çüşten anlayacak hali yok, diğerine "aaaa..sen ablasın" diyemem, o da 2 yaşında bir bebek zaten…
Ortalıkta birbirlerinin gözünü oyacak malzeme de bulunmadığına göre iyi olan kazansın deyip kendi hallerine bıraktım, mutfağa döndüm. 3-5 dakika daha yaygara yaptılar sonra baktım sesleri kesilmiş. Usulcacık kapıdan dikiz attım, baktım yine boynu şık şık eden zürafa oyuncağı ile oynuyorlar güzel güzel.

Ondan sonra uzun süre birbirlerine karşı ölçülü davrandılar. Baktılar birbirlerine diş geçirmek kolay değil, eh anne de taraf tutmuyor.

Ne zaman bebeklikten çıkıp küçük çocukluğa terfi ettiler yoluşma yeniden başladı. Aslında son derece uysal olan, görenlerin sakinliklerine, efendiliklerine, paylaşımcılıklarına hayran kaldığı çocuklarım yaptıkları herşeyin hakkını verdikleri gibi zaten arada sırada yaptıkları kardeş kavgasını da hakkıyla yerine getiriyorlar.

Bu durum öyle çocuklara sevgi pıtırcığı yaklaşımıyla çözülebilecek bir hadise değil arkadaşlar.      " aaa..yavrum, sevelim, sevilelim" olayı bir yere kadar söküyor. Yiğit İpek'i sinir etmekte usta, bundan zevk alıyor serseri…Minik bir prenses olan kızım İpek ise bu durumda bir saatli bomba haline dönüşüyor…tek sorun saatinin kaça kurulduğu belli değil…Sabrediyor sabrediyor sonra bir anda patlayıp Yiğit'in hakkından geliveriyor.

Tehlike arzeden bir durum yoksa kardeş kavgasına müdahil olmayı pek tercih etmiyorum. Onlar kardeş ve kendileri bir uzlaşma yolu bulmalılar. Hayatları boyunca ben aralarında hakem vazifesi göremem. Hem onlar kardeş, sevişecekler de dövüşecekler de...Bu kardeş olmanın doğasında var.

Zaten bu durum öyle her Allah'ın günü yaşanmıyor, süreklilik arzeden bir vaziyet değil ama yaşandığı zaman olaylar şöyle gelişiyor:

İpek kendisine meşgul olacak bir uğraş buluyor ( kitap okumak, resim yapmak, evcilik oynamak gibi)
Yiğit'in tek başına canı sıkılıyor
İpek'e sardırıyor, kızı sinir etmenin bir yolunu buluyor, hiçbir uyarıya kulak asmıyor
İpek sabrediyor
Sabrediyor
Sabrediyor
İpek patlıyor
Yiğit'e girişiyor - ki döner tekme atmışlığını görmüşlüğüm bile var, aklımı kaybediyordum-
Yiğit asla ablasına el kaldırmıyor
Sopayı yiyince ağlayarak bana şikayete geliyor

Ben de:
" Ya ablana sataşma
Ya sopa yeme
Ya da ağlayarak bana şikayete gelme"

Deyip geri püskürtüyorum.

Ortalık sakinleşince de yanlarına gidip meşhur birbirinize iyi davranın, siz kardeşsiniz, sevelim sevilelim konuşmalarımdan birini yapıyorum. Bir süre bu gaz onları götürüyor. Birbirlerine sarılıp sarmaş dolaş bir halde ayakları birbirine dolaşa dolaşa, yanak yanağa yapışmış halde mutfağa yanıma gelip " anneciğim bak biz ne güzel anlaşıyoruz" filan diyorlar.

Bir süre Yiğit bir anlaşmazlık olduğunda 4,5 yaşında bir çocuktan beklenmeyecek bir olgunlukla " Tamam İpek, bir fikrim var, istersen şöyle yapalım" deyip olaylara çözümcül yaklaşıyor. İpek ise " tamam Yiğit'ciğim, sonra da şöyle şöyle yaparız" kibarlığına geri dönüş yapıyor.

Yani aslında çocuklar birbirlerini eğitiyorlar. Biz sadece arada yumuşatıcı, yol gösterici vazifesi ediniyoruz o kadar. O yüzden kardeşi olan çocuklara kendini korumayı öğretmek eğer durum çok vahim değilse çok da gerekli değil. Bu mekanizma onlarda doğal olarak gelişiyor.

Kardeşi olan çocuklar zaman içinde durup dururken kimseye sataşmamayı öğreniyor. Birileri onlara sataşırsa kendilerini korumayı da öğreniyorlar. Paylaşmak zaten onlar için yaşamlarının normal bir parçası...

Tek çocuklarda ise gözlemlediğim kadarıyla bu durum kreş/anaokulu ortamına girdikten sonra başlıyor. İlk günler çocuk için de anne-baba için de durum biraz sancılı olabiliyor ama kısa sürede uyum sağlanıyor, duruma alışılıyor.

Ben bazı şeyleri uzaktan kontrol ederek doğal akışına bırakmak gerektiğini düşünüyorum. Tabii doğru ve güzel öğretileri çocuklarımıza aktararak....

20 yorum:

Adsız dedi ki...

gülüşüm, çok didaktik bir yazı olmuş ama bir o kadar da akıcı. aslında bir dergi ya da gazetede yer almalı bence. anlatımın kendine özgü bir üslup kazanmış, bunu hiç bozma. örneklemelerin çok tatlı ve yerinde; hele ki saatli bombaya bayıldım. öpüyorum...

neselihaller dedi ki...

teşekkürü bir borç bilirim efeemmm....beni izlemeye devam ediniz...öpüyorum koskocaman

New York'tan dedi ki...

Katiliyorum yazdiklarina Komsu :),ben de tehlikeli bir durum yoksa mudahale etmiyorum benimkilere biri 9 olcak digeri de 3, kucuk abi ile oynamak istiyor o oynarken,bozuyor oyunu ,abi istemiyor, kucuk anlamiyor bir bagiris kopuyor, sonra kucuk yanima geliyor aglayarak , senin yaptigin gibi anlatiyorum ya yanina gitme ya da mudahale etme diye ise yariyor mu her zaman degil :)

neselihaller dedi ki...

Hoşgeldin komşu:-)

Olsun, şimdilik işe yaramıyor ama en azından kulaklarında yer eder diye ümit ediyorum komşucuğum :-) Böylece ileride kendi yaptıkları şeylerden dolayı kimseyi şikayet edip suçlamamayı ya da yaptıkları şeyleirn sonuçlarını önceden hesap etmeyi öğrenirler belki...

Adsız dedi ki...

Canim benim sen böyle yazdikca, ben gerilere gidiyorum....hatirlamaya calisiyorum,burcuyla aplayin arasindada 22 ay var... hatirladigim burcum alapayima bir anne gibi alpayi korumaya calisiyordu...simdi esek kadar oldular, hala benim burcum ayni tatlim...ben sunu diyorum cocuklarin arasinda fazla yas farki olmayinca birbirlerine sanki daha bir baglilar ....

Sultan

Adsız dedi ki...

yaş farkları az da olsa, çok da olsa; cinsiyetleri aynı da olsa, ayrı da olsa kardeş olmaları yeterli bir nedendir didişmeleri için. endişelenmeyin genç ebeveynler, sonra çok özleyeceksiniz bu günlerini evlatlarınızın. sizlere de, çocuklarınıza da yürek dolusu sevgiler...

neselihaller dedi ki...

Ah Sultan'cığım, anaokulundayken İpek kendi sınıfından çıkıp Yiğit'in sınıfına gidermiş, Yiğit iyi m, diye kontrol etmek için...Yiğit konuşmayı daha tam sökmeden önce bile birisi ona çikolata verse İpek'e de bir tane almadan kendisininkini yemezdi...Şimdi ne olduysa bir didişme halidir gidiyor. Bu da geçirmeleri gereken bir dönem sanırım...

Adsız dedi ki...

evet tatlim galiba sadece bir dönem tatlim, emin ol bu dönemde gececek canim....Prensesimiz burcu ablasi gibiymis...benimkilerde ayni anaokuluna gitmislerdi.. burcu alpayin ayakkabisini filan giydirirmis...birseyler yesin diye tabagini filan getirirmis... hic unutmuyorum anaokul ögretmeni beni görüsmeye cagirmisti...burcu alpayla fazla ilgileniyor, alpay kendini kücük pasa gibi hissediyor demisti...

Sitare dedi ki...

maaşallah diyeyim öncelikle.allah hepimizinkileri bağışlasın.kardeşsiz olmuyor kesinlikle.biz 8 yıl yalnız büyüttük oğlumuzu.yalnız ve yanlış desem daha doğru olur sanırım.neyse ki ucundan döndük bu hatanın.6 aylık bir kızımız var artık.henüz kıskançlık yok.ve sanırım bundan sonra olmaz hiç.daha bir abilik güdüsüyle yaklaşıyor büyüğümüz.koruma kollama aşırı sevme gibi tavırlar sergiliyor.sizi çok tebrik ediyorum bu arada.bu kadar az arayla iki güzel evlat büyütmek akıl sağlığını koruyabilmek bir de inanılmaz zor olsa gerek.yaşdaş olduğumuzu da belirtmeden geçmiyeyim.en çok bu sebeple yakın takibe aldım sizi.kolaylıklar diliyorum.sevgilerimle...

Deli Anne dedi ki...

A arkadaşım ben seni izlemeye almamışım.. niyeyse.. diyorum güncellense blog görürdüm, demek bir şey yazmamış.. meğerse izlemiyorum ki güncellemeyi göreyim.. mailim de karman çorman .. mailini çok sonra ayırd ettim.. bloglardkai yorumlar da oraya düşüyor, her gelen yorum sanıyorum.. afdersin..

neselihaller dedi ki...

ne demek deli anne'm, aşkolsun..ben tahmin ettim zaten mailbox'ının çok dolu olabileceğini...izleyicim olman ne güzel...hoşgeldin...

neselihaller dedi ki...

Hoşgeldin Sitare...demek sen de çalışan 2 çocuk annesi bir kadınsın...ne çok ortak noktamız varmış..Allah hepimizin evladını bağışlasın, seninkiler de çok tatlı maşallah..oğlan tam abi olmuş, o artık kıskanmaz bence..korur kollar şekerlik abidesi kardeşini...
İzleyicim olman ne güzel...sanki evime misafir gelmişsin gibi hissettim bir anda kendimi...hoşgeldin, şimdi ben de sana geliyorum...

Bu arada akıl sağlığımı koruduğum konusunda yanılıyor olabilirsin :-)) bazen kaçan keçilerimi toplamaya bile üşeniyorum...

Sevgilerimle

Sitare dedi ki...

kaçan keçilerini toplamaya üşenen anne:)))))çok sevdim bu cümleni.alıntı yapar kullanırım bir yazımda haberin olsunn:)

neselihaller dedi ki...

al şekerim senin olsun, istediğin gibi kullan :-)))

anne kaleminden dedi ki...

ben sizi nasıl farketmedim,annelerin dünyasında yazana kadar... kızım 4 oğlum 2,5 yaşında ve aralarında 19 ay var... aynı durumdayız ben size bakınca iki yıl sonramı göreceğim sanırım. hemen takibe alıyorum :)))

neselihaller dedi ki...

Hoşgeldin anne kaleminden...sanırım seninle aynı familyadanız, çocuklarının arası 1,5 yaş olanlar familyasından...Biraz içini rahatlatacaksa hemen söyleyeyim, büyüdükçe daha kolay oluyor. Şimdi birisi 6 diğeri 4,5 yaşında...artık beraber oyun oynuyorlar, birbirlerini oyalıyorlar, arada da tepişiyorlar...ama en azından güçleri denk :-)

Adsız dedi ki...

As the admin of thіs web ѕite iѕ
wοrkіng, nο uncегtаinty very soon it will
bе famous, due to its feature cοntеnts.



Also vіsit my web site :: SEOPressor
Also see my web page :: http://seopressor.loydtuerk.com/seopressor-v5-onpage-seo-wordpress-plugin-6

Adsız dedi ki...

I ԁο not knоw if it's just me or if everyone else encountering problems with your website. It appears as if some of the written text within your posts are running off the screen. Can someone else please provide feedback and let me know if this is happening to them too? This could be a issue with my browser because I'νe hаԁ this hаppen bеfoгe.
Thanks

Fеel free tο visіt my web page - SEOPressor V5 review

Adsız dedi ki...

ӏ knoω thіs ѕitе presents quаlitу deреndіng ροsts and extгa ѕtuff,
iѕ there any other web page whіch preѕеnts
these kindѕ of ѕtuff in qualіty?

Loоκ into my page - wedding dresses
My web site - Wedding dresses

Adsız dedi ki...

My brother recommended I might liκe thiѕ website.
Ηe was totally right. This post actually made my ԁaу.
You cann't imagine simply how much time I had spent for this info! Thanks!

Check out my website SEOPressor
My website - SEOPressor V5