Nerede O Eski Oyuncaklar

Bahsetmiştim arkadaşlar, Cumartesi akşamı lisemin geleneksel mezunlar yılbaşı yemeği vardı. Yiğit gene bize son dakika ateş golü atınca mecburen onu evde babaannesiyle bırakıp İpek'i alıp gittik yemeğe…

Yemek çok güzel bir yerdeydi, tam boğaza nazır…İnanmazsınız ama en küçük mezun bendim. 34 yaşında hala bir mekanın en küçüğü olabilmek harika bir duyguydu. Ama şu da bir gerçek ki benim mezun olduğum sene doğanlar bu sene liseden mezun oldular…neyse ki onlardan gelen olmamıştı:-)
Yaş ortalaması 45-50 civarında olan ve çok sayıda 60'ına merdiven dayamış, aralarında çokça profesör, şirket CEO'larının, doktorların, kendi işinin patronlarının bulunduğu bir mekandaydık. Ama orada herkes bu kimliklerinden sıyrılmış ve sadece mezun kimlikleriyle kalmıştı.

Derken organizasyon ve sunuş kabiliyeti güçlü büyüklerimiz çıkıp bir sunum yaptılar. Bize unutulan değerlerimizden birini yaşatmaya çalışan bir kuruluştan bahsettiler: Eyüp Oyuncakları

Bu aslında bir proje...Hem eski oyuncakları yaşatmak hem de Fener-Balat bölgesinde yaşayan ev hanımlarına meslek kazandırılarak sürdürülebilir iş ilişkileri yaratmak üzere AB ve Türk İş Kurumu'nun Tarih Vakfı desteğiyle beraber 2005 yılında uygulamaya koydukları bir Yeni Fırsatlar Programı projesiymiş. Hem hanımlar meslek öğreniyorlar hem de çocuklar kendi oyuncaklarını kendileri boyuyorlar. Böylece kendi el emeklerinin ürünü olan oyuncakları ile aralarında bir bağ da oluşmuş oluyor. Eminim o oyuncakları kolu bacağı kopmuş, daha ilk dakikada tekerleği kırılmış bir şekilde kanepe altlarından toplamıyordur anneler...

Eyüp'teki bu oyuncakçıda Winx kızları, Barbie'ler yok, Action Man, Transformers, Ben Ten ve saz arkadaşları da yok…Topaç var, kil darbuka var, tahta beşikler, ahşap arabalar var…Daha neler neler var…Bazılarını biz çocukluğumzdan biliyoruz, bazılarını babalarımız, annelerimiz çocukluklarından hatırlıyor ama şimdi bizim çocuklarımız hiç bilmiyor. Muhtemelen görmediler bile…Onlar artık yatırınca ağlayan, altını ıslatan, konuşan bebeklerini kendisi otomatik olarak sallanan, ninni de çalan beşiklerinde sallıyorlar. Arabalarını uzaktan kumanda ile el sürmeden kullanıyorlar. Tempoyu bir tuşuna basınca her türlü ritmi tutan pilli orglarıyla tutuyorlar…

Aslına bakarsanız bizim çocuklarımız yaratıcılıklarını ve hayal güçlerini pek de kullanmadan büyüyorlar. Onların bir şey hayal etmesine gerek yok ki…Oyuncak firmaları ve medya bunu onların yerine yapıyor, biz de anne ve babalar olarak gidip o hayal ürünlerinin plastiğe bürünmüş suretlerini satınalıveriyoruz.

Arada kendi çocuklarımda, çocuk olmalarından kaynaklanan, dizginlenemez, engellenemez hayal gücü unsurlarını farkediyorum, koltuk minderlerini odanın ortasına yığmışlar, masanın altına saklanıp birşeyler oynadıklarını görüyorum çok mutlu oluyorum ama o sırada televizyonda Sünger Bob başlıyor ve de anında oyunu bırakıp gidiveriyorlar.

Sanki eskiden biz böyle değildik gibi geliyor..Hepi topu 1 sepet oyuncağımız vardı ama onlarla ne oyunlar oynardık…Yaratırdık…Salondaki sehpa bazen uzay gemimiz olurdu, bazen bizi kızılderililerin ok menzilinden çıkaran at arabası…Koltuk minderlerinden çadır, dükkan filan yapardık. Bahçede oynardık en önemlisi yaaa..bahçede…Tüm enerjimizi arkadaşlarımızla oyun oynarken sarfeder, eve gelince yemek yer ve Adile Teyze'nin Kuzucukları'nı seyredip uyurduk…

Şimdi çocuklarımız ev kuşu…Kim bırakabiliyor ki özgürce bahçeye yavrusunu? Devir kötü, biz de aşırı korumacıyız. Bu ikisi birleşince çocuklar ne yapsın? Nasıl oyalansınlar? Ya televizyon ya da modern çağın tüm nimetleri…

Ben çok uzun süre direnmiştim şu bilgisayar oyunlarına, Barbie ve Ben Ten hadiselerine..Bana göre çocuk oyuncağı çocuğa göre olmalı. Öyle seksi bir kadın figürü, kusursuz saçlar filan bence küçük bir kız çocuğu için doğru bir model değil. Ama ne yapalım ki önce hediyeler gelmeye başladı, sonra televizyondan görüp istemeler başladı ve son noktayı okuldaki arkadaşlarından görüp özenme koydu. Bir baktım ki ben gidip kendi ellerimle alıyorum çocuklarıma bunlardan…

Ama en azından hala az da olsa kontrollü elden bırakmamaya çalışıyoruz. Durup durup birşeyler almıyoruz. Doğumgünü, yılbaşı gibi durumlarda ciddi oyuncak alışverişi oluyor bizde…Onun dışında arada sırada eğitici, öğretici oyuncaklar alıyoruz. Mesela Cumartesi akşamları aile oyun gecemiz. Kızma birader veya Jenga filan oynuyoruz. Sonra haftada 1 akşam çocuklar kağıtlardan kukla yapıp boyayıp kesiyorlar. Onları pipetlere zımbalıyoruz, masanın altına girip bize kukla oynatıyorlar.

Ya böyle anlatınca aslında benim çocuklarım yaratıcılıklarını o kadar da kaybetmemişler gibi geldi…inşallah öyledir. Ama yine de çocukluk potansiyellerini tam olarak kullanamıyorlar... benim çocuklarım da diğer çocuklar da....

İşte Eyüp Oyuncakçılık unutulan oyuncakları yaşatmaya çalışıyor. Unutulmasın, biryerlerde bazı çocuklar hala bunları bilsinler diye uğraşıyor. O akşam bize minik darbukalar, içine su konulup üflenince kuş sesi çıkaran minik testiler verdiler. Hep beraber ritm tutmaya çalıştık.

Sonra topaçlar çıktı piyasaya…Kim daha çok çevirebilecek yarışması yapıldı. Herkes çocukluğunu o kadar özlemiş ki benim 6 yaşındaki minik kızım topaçları 60 yaşındaki mezunlardan koparıp alamadı garibim…Sabırla bekledi birisinden sıra gelmesini, bu arada kaçan topaçları kovalayıp yakaladı…Biz de arada ele geçirdiğimiz topaçları sarıp verdik İpek'e…nasıl sevinçle, nasıl eğlenerek topaç attı anlatamam…Kızım evde o Barbie'lerle oynarken bu kadar eğlenmiyor yemin ederim….

Aslına bakarsanız anneler olarak genelimiz bu düşüncedeyken girdiğimiz kısır döngüyü kıramamak ne üzücü değil mi? Hepimiz benzer şeylerden bahsediyoruz ama yeni oyuncak almadan da duramıyoruz. Ne fena...

5 yorum:

mehmet dedi ki...

Sevgili kızım,okurken çocukluğuma döndüm.Biz mahallede oynardık;siz sitenin bahçesinde;bebeklerim de bu değişimin doğal sonucu olarak evin bölümlerinde veya gözetim altında çocuk parklarında..Onların bebeklerine kadar inşallah bu çizgi olumlu yönde değişir. Bu arada sözkonusu proje heyecan verici; Sunay Akın'ın oyuncak müzesinden de yararlanıyorlardır herhalde..Çocukların en sevdiği oyuncaklar,kendi yaptıkları veya yapımına katkıda bulunduklarıdır.Sana ve ekibinize tebrikler..

neselihaller dedi ki...

Teşekkürler babacığım, ben de merak ediyorum yetiştirdiğimiz bu yeni nesil nasıl bir nesil olacak...umarım hayırlı olurlar

Adsız dedi ki...

Your style is uniquе in comparison to othеr folks I've read stuff from. Many thanks for posting when you have the opportunity, Guess I'll
just bοokmark this blog.

my ρage: 3d blu-ray discs
Also visit my weblog : launch games

Adsız dedi ki...

I'm not sure where you are getting your info, but good topic. I needs to spend some time learning more or understanding more. Thanks for fantastic info I was looking for this info for my mission.

My page :: SEOPressor

Adsız dedi ki...

Wοnderful blog! I founԁ it while seагching оn
Yahoo News. Do уou hаνе any suggestions
on hoω to gеt lіsted іn Yahoо Nеωѕ?

I've been trying for a while but I never seem to get there! Thanks

Take a look at my weblog; SEOPressor V5 review