Lütfen bu yazımı teknoloji kullanımında çağ atlayanlar ile bu yazımdan sonra benim o kadar da harika bir insan olmadığımı düşünmeye başlayacaklar okumasın…Zaten egom yaralı, bir de siz gelmeyin üstüme "yangın vaaar" diye ciyaklarım vallahi…
Sinir oluyorum şu teknoloji olayına…eskiden bilgisayar mı vardı kardeşim…ne güzel gül gibi sakin sakin yaşayıp gidiyorduk…hiçbirşey için acelemiz de yoktu…insanların birbirine ayıracak vakti de vardı…
Şimdi işlerimizi daha kolay ve kısa sürede yapmamızı sağlayan milyon tane alet edevat var ama bizim aynaya bakmaya zamanımız yok…Bu nasıl bir çelişkidir ben anlayamıyorum…
Ve işin enteresan tarafı çocuklarımız bu dünyanın içine doğdukları için onların farkındalıkları bize göre çok daha öte bir boyutta…
Tamam, ben bir kıstas değilim…bir mühendis olmama rağmen teknoloji kullanımı konusunda tam bir yüzkarasıyım…Metin hep der ki " Hayatım 82 yaşındaki babaannen bile şu uzaktan kumandayı senden çok daha iyi kullanıyordur". Tabii ki ben bu lafın altında kalmam ama adam da doğru söylüyor be…Kardeşim bir insan bu kadar mı çevresinde gelişen teknolojiden bihaber olur ve de bihaber olarak kalmaya devam etmek için gözünü kulağını kapatır…
Mesela cep telefonu hadisesi..Bir telefon bana göre ve babamın deyimiyle, arayınca karşı tarafı çaldırıyorsa, biri beni arayınca da çalıyorsa multi fonksiyonel sayılır.
Ama gelin görün ki annesinin karnından elinde I-phone'uyla doğmuş olan kocam karıcığının modern cep telefonlarını kullanamıyor olmasını içine sindirmemiş olacak ki bana doğumgünümde e-mail alan, internete giren, mantı açan kaydırmalı ekranlı telefonlardan birini aldı...böylece öğrenmeye mecbur kaldım ama sevgili okur ben termodinamik dersinde bile bu derece telef olmamıştım...Üstüne üstlük benim ıkına sıkına öğrendiğim bilumum gerekli gereksiz fonksiyonu olan aleti benim bücürükler sanki kollarının doğal bir uzantısıymışçasına kullanıp beni iyice aşağılık kompleksine sokuyorlar.
Hal böyle olunca çocuklarımın bazı yetkinliklere sahip olmalarını sanki onlar olağanüstü bir buluş gerçekleştirmişlercesine abartmam da kaçınılmaz oluyor tabii..
Misal:
Yiğit 1,5 yaşındaydı…
Bir gün salondayız,
yerinden kalktı,
bezli poposunu sallaya sallaya badi badi gitti,
DVD'yi açtı
Ortasındaki delikten minicik parmağını geçirerek tuttuğu CD'yi içine yerleştirdi
TV'un düğmelerine basa basa kanalı AV moduna getirdi
DVD'nin kapağını kapatıp
Play tuşuna bastı
Ve çizgifilm seyretmeye başladı
Yemin ederim kafayı yiyordum…Allah'ım benim yavrum bir dahi…Nerelere koysam ben bu çocuğu..Ülkemizde üstün zekalı çocuklar için okul da fazla yok…ama olsun, benim yavrum bir dahiiiiii…
Derken.....
Yan komşumuzun Yiğit'le yaşıt kızının da aynı şeyi zaten bir süredir yaptığını öğrendim…Yani ya yan komşumuzun kızı da dahiydi ya da benim oğlan gayet normal bir şey yapıyordu..İşyerimde bu olayı paylaştığımda arkadaşlarımın çocuklarının da aynı şeyleri yaptığını öğrendim..Sıpa dahi mahi değilmiş yani…bu, bu çağın çocuklarının normal ritüellerinden birisiymiş…Hay bin kunduz….
Eh, bu ortama doğan çocukların başka türlü bir yaşam şeklinin varlığını algılamaları çok kolay olmuyor doğal olarak.
Misal:
İpek 5 yaşındayken ve de Yiğit 3,5 yaşındayken her normal Türk ailesi gibi bizim evde de çizgi film CD'lerinde bir servet yatıyordu. Hala öyle ama almaya ara verdiğimiz için eskilerle idare ediyorlar artık.
Tamam CD'lerde servet yatıyor ama bunun kıymetini bilen var mı? Yok…CD'lerin hepsi yerlerde, kutuları kırık, kendileri çizik..Ben de ha bire söylenip duruyorum bunlara…
Birgün yine oturma odasına bir girdim ki halının üzerine yaymışlar 70 tane CD'yi oturuyorlar..tamamı çizik durumda, bir kısmı seyredilemez hale gelmiş.
Artık ne kadar sinirlenmişsem başladım bunları azarlamaya:
" Hiç kıymet bilmiyorsunuz, bu CD'lerin hali ne böyleeee"
Suratıma anlamsız anlamsız bakmaları beni iyice delirtti
" sizler ne kadar şanslı çocuklar olduğunuzun farkında değilsiniiiiizz…biz çocukken CD MD yoktuuuu"
Nasıl ajitasyon yapıyorum ama…ben bağırmanın şehvetine kendimi kaptırmışken İpek gayet sakin döndü, bana:
" Neden anneciğim? Sizin CD alacak paranız mı yoktu?"
A-haaa…dumur dumur dumur…tabi ona göre CD Neanderthal dönemden beri var olan bir şey…
" Yok yavrum, bizim zamanımızda CD daha icat edilmemişti.."
Acıyarak baktı bana. " Yazık sizeee" dedi. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim, kızım acıdı benim harcanmış çocukluğuma….
Şimdi bu çocuktan ne beklersiniz? Anlatayım efenim..
Metin'in iş bilgisayarından evde internete bağlanabilmek için benim bir türlü öğrenemediğim bir proxy ayarını kaldırma işlemi gerçekleştirmek gerekiyor. Şimdi Allah için, adam bana çok anlattı ama ben aklımda tutamıyorum bir türlü…anlamıyor ve de sevmiyorum ya bu ileri teknoloji hadisesini…algıda ilgi seçiciliği işte…
Bir akşam Metin ile mutfakta yemek yiyoruz. İpek evdeki laptopta Yiğit de Metin'in laptopunda oyun oynuyor. Yani 6 ve 4,5 yaşındaki iki çocuk iki ayrı laptopta oyun oynuyorlar.
Hemen atlamayın çok zararlı diye…biliyoruz herhalde…ama engel olamadığımız için günde yarım saat oynamalarına izin veriyoruz ne yapalım…Sırayla oynamak konusunda da zaman zaman agresif tavırlarla karşılaştığımız için ikisi iki ayrı laptopta oynuyor. En azından hala PSP olayına girmedik. Ben kendimizi başarılı sayıyorum yanii...
Neyse Yiğit seslendi içeriden..
Yiğit: Babaaaaa..bu internete girmiyooorrr
Metin: Gülçin bir bakıversene hayatım, hadi, n'olur
Ben: Üfff..iyi tamam….ne oldu oğlum?
Yiğit: İnternete girmiyor
Orayı kurcaladım, burayı kurcaladım, yok…alet internete bağlanmıyor.
Ben: Metiiiiinn..bu alet internete bağlanmıyor
Metin canından bezmiş bir ifadeyle kalktı, yanımıza geldi
Metin: İpek, kızım gösteriver annene bilgisayarın ayarını?
Ben: Yuh..
İpek: üfffff..anne bak şimdi ( bir yandan anlatıyor bir yandan da yapıyor, salağa anlatır gibi)
" bak anne önce Tuuls
Opşıns
Konnekşın
Proksi ayarları
Buna tıkla
Sonra okey, okey de
Bak oldu, tamam mı?"
Dedi ve popoyu sallaya sallaya kendi laptopunun başına gitti
Ben kaldım mı lök gibi…Metin başlamadı mı yine dalga geçmeye benimle…mühendis olmuşsun ama 6 yaşındaki çocuk kadar kullanamıyorsun bilgisayarı diye…boğacam ben bu adamı birgün haberiniz ola…
Hayır hanımefendi ukala dümbeleği ben orada can çekişirken yardım edeyim anneciğim demiyor da babası deyince kalkıp bir de tavır yaparak yardım ediyor bana…
Daha neler göreceğiz bakalım….
21 yorum:
Zamane çocukları işte , biz lise bitirip doğmuşuz ,onlarda üniversite , buda annemin lafı :)) her çocuk doğduğu zamanın kullanma kılavuzunu çözüp de doğuyor , bence...maşallah hepsine
laf süper yalnız...çok doğru arkadaşım..
yalnız biz de çocukların kullanma klavuzunu çözebilseydik süper olacaktı :-)
Çok hoşsun çok eğlendim diyeceğim ama kızma. kızma çünkü aynıyız telefon konusunda bire bir aynıyız:) çalsın alo diyeyim ben de arayabileyim tamam. ama bilgisayardan anlarım azcık:)) çocuklar da afet vallahi anacım öpüyoruz ikisini de.
yok şekercim niye kızayım....ben demode bir kadınım, işin kötüsü istemsiz olarak da öyle kalmaya çalışıyor gibi bir halim var...Allahtan çocuklar analarına değil babalarına çekmişler...
öpüyorum kocaman
Hayatim hic üzülme...benimde senden kalir bir farkim yok...ben teknoloji özürlüsüyüm....
Seni kocaman öpüyorum
Sultan
:))))))))))) ben de mühendis olarak o tv kumandalarını bi çözemedim ya ona yanarım.Evde kimse yokken TV açmam gerekse birden bir korku kaplıyor içimi :))) Kabusum oldu digitürk kumandası :D:D
Canım benim bu zamanelerin hepsi böyle teknolojinin kucağına doğdukları için direk öğreniyorlar.Bizim zamanımızda bunların hiçbirisi yoktu ilk çıkan cep telefonlarını bizim bıcırıklar görse gülmekten yerlere yatarlar ama bizim için olağanüstü bir şeydi koyacak yer bulamazdık:)Senin prenses bizim zamanımızda CD olmadığı gibi televizyonda sadece tek kanal seyredebildiğimizi ve onunda siyah beyaz olduğunu bir öğrense hepten acıyacak bize:)
Bizim evde de durum tam terstir eşim hiç anlamaz teknolojik şeylerden ben idare ederim evdeki o durumu arada şirketten arayıp sorar bu nasıl olacaktı diye ama bu tamamen merak meselesi.Ben ilgileniyorum merak ediyorum onun için öğreniyorum.
Bu canavarlarla Allah hepimizin yardımcı olsun annemin bir lafı var "Yumurtadan çıkmış kendi kabuğunu beğenmez" der bizim halimiz de aynen böyle:))
çok hoşsun, okurken gülmekten katıldım.
Sultancığım ben de seni öpüyorum kocaman hayatım
Selcen vallahi haaa...evde her tv nin iki ayrı kumandası var, işin içine dvd de girdi mi oluyor üç...zaten yarım aklım kalmış onu da bunlar yiyor...
ikiz annesi çocukların dimağını iyice dağıtmayayım diye siyah beyaz tek kanallı tv olayına daha hiç girmedim ama cep telefonu meselesini yavaş yavaş açabilirim...ay neydi onlar öyle...tuğla gibi...hiç biryerlere koyamazsın, erkekler balta gibi kemerlerine takıp gezerlerdi...:-)))
Bir annenin paylaşımları vallahi benim de yaşarken içim katılıyor bazen...ama herhalde herkeste durum bu şekildedir...şimdiki çocuklar bir harika..zuzaylı bunlar zuzaylı :-)))
allah allah yaa.. 6 yaşında bu kıvama geliyolar demek :))) kızım 4 yaşında google ı açıp "dora" yazıp oyun buluyor kendine, geçen gün ağzım açık kaldı görünce, şimdikiler ondan okumayı çabuk öğreniyolar galiba :)
yaaaa arkadaşım...işimiz zor vallahi...bunlar bizi kaça katlayacaklar merak ediyorum
bu çocuklar bizden fersah fersah ilerde olacaklar.. besbelli.. hatta şimdiden epeyce eziliyoruz bence:)
Delişim aman öyle olsunlar....öpüyorum kocaman
Bizim evdede Elektirik/Elektronik mühendisliği okuyup doğmuş 4,5 yaşında bi yavru var. Hayır biz öğretmiyoruz/göstermiyoruz nasıl bu kadar iyi kullanıyorlar teknolojiyi anlamıyorum:)
anacım bunlar kodlanıp öyle doğuyorlar...başka nasıl olacak bilemiyorum.
çok güldüm ya:)))gürhanla yarışıyoruz biz.ben çok severim teknolojik her şeyi.oğlum beni geçecek gibi.bakalım 1-2 yılı kaldı :)
Sen gene iyisin, benimkiler Gürhan'ın yarı yaşında ve şimdiden geçtiler beni....
Oh my goodneѕѕ! ӏmpгeѕsive аrticle dudе!
Mаny thanks, Howеver I am encounterіng
troubles with your RSS. I dоn't understand why I am unable to subscribe to it. Is there anyone else getting identical RSS issues? Anybody who knows the solution can you kindly respond? Thanks!!
my webpage; Get seo plugin
Here is my blog :: seopressor version5
Yorum Gönder