Şu meşhur Kadın Kokusu filmini bilirsiniz. Hani Al Pacino'nun oynadığı, tekrar tekrar seyretmekten bıkılmayacak güzel film...O filmde beni etkileyen 2 sahne vardı. Bir tanesi tango sahnesi...Odur budur tango öğrenmek istemişimdir. Metin ile güzel bir sahnede şööyle döne döne tango yaptığımızı hayal ederim..
İkinci sahne ise Al Pacino'nun, maceraya sürüklediği çocuğun okul mahkemesinde yaptığı konuşma sahnesidir. Çok ateşli bir konuşmaydı ve en sonunda şunu demişti: " Hayatım boyunca doğrunun ne olduğunu hep bildim ama hiç doğru yoldan gitmedim. İşte bu çocuk doğruyu yapıyor ve siz onu bunun için cezalandırıyorsunuz".
Şimdi bazen düşünüyorum da hata yaptığım konularda aslında doğrunun ne olduğunu hep bilmişim ama ya egoma yenilip, ya zekama güvenip, ya da "herkes yapıyor" olayının çekiciliğine kapılıp yanlış yoldan gitmişim.
Mesela çocuklarımızı tam bir tüketici olarak yetiştirmemiz konusu...İhtiyaçları olmayan ama satınalmanın karşı konulmaz cazibesine kapılıp bir yığın kıyafet, oyuncak, CD alıyoruz...Aslında yapmamamız gerektiğini bile bile...
Bir arkadaşım var..İsmi Onur Ataoğlu..Aslında hiç görüşmedik, şahsen tanışmadık ama aynı mail grubundayız ve zaman zaman yazışıyoruz. 5 yıl farkla da olsa aynı okuldan mezun olmamızın verdiği bir kardeşlik hissi var sanırım. Takip etmenizi özellikle tavsiye ettiğim bloğunda geçenlerde bir yazı yayınladı. O günden beri döne döne okuyorum. En sonunda sizlerle de paylaşmaya karar verdim. Sizin de etkileneceğinizi sanıyorum.
Kıt kaynaklarını har vurup harman savuran Easter Adalıların aksine kaynaklarını idareli kullanan Anuta Adalıların gerçek öyküsü...Okumanızı hatta aklı erecek yaşta olan çocuklarınıza da okutmanızı öneriyorum. Dünyamızın kaynakları hızla azalırken bizim, yani insanların nasıl da yarınımızı düşünmeden herşeyi büyük bir iştahla tükettiğimizi farketmemizi sağlayan bir yazı dizisi var Onur'un Seyir Defteri'nde...
Sevgiler
13 yorum:
Sonuna kadar katiliyorum. Mesela burada bazi binarda su ve elektrik kiraya dahil oluyor. Boyle arakdaslarim suyu okadar gereksiz kullaniyorlarki. Bulasik yikarken su oylece akiyor, hic kapatmak akillarina gelmiyor. Ben kapatinca da bosver nasil olsa bedava diyorlar. Halbuki ne akdar yanlis. Birsuru insan bugun temiz su bulamiyor, afrikada cocuklar pis sulardan hastalik kapiyor, bunlar nasil olsa ceplerinden para cikmiyor diye bos bos akitiyor.
Bunun yani sira, dedigin gibi gereksiz alisveris, tuketim cilginligi gunumuzun en buyuk hastaligi, benim dolapta uerinde etiketi bile cikmamis o kadar cok kiyafet varki. Ne kotu.
insanlar kaynakların verimli kullanımı teriminden maalesef sadece çok para ödedikleri şeylerin idareli kullanılması gerektiği sonucuna varıyorlar Gül'üm...oysa biraz düşünseler şimdi bedava olan şeylerin yarın ateş pahası olabileceğini...talep bu kadar çokken arz azalacak ve de herşey tersine dönecek...bari çocuklarımıza öğretebilsek...
Maalesef ki öyle elimizdekilerin kıymetini kaybetmeden önce anlamıyoruz.Kaybetmeye başladığımız anda da koruma altına almaya çalışıyoruz.İnşallah bilinçli büyütülen çocuklarımız kaybetmeden değerini anlayabilirler.
Bile bile yanlış yaptığımız çok şey var galiba. tüketimde yaşadığımız çılgınlık gibi...
Bende maalesef o fütursuzca tüketen çılgın topluluğun bir üyesiyim.Özellikle giysi konusunda.Kendime çeki düzen vermeliyim.Sonumuz iyi değil.
Sevgiler..
çalışan annenin vicdanının rahatlatma yöntemimidir bilinmez ne görsek alıyoruz. bisiklet, akülü motor. skooter, kaykay, oyuncağın envai çeşidi..yok yok..artık eve sığmaz oldular.Her odanın ışığı yanar..dekorasyon hesabına abajurlar, aplikler...tüketiyoruz da tüketiyoruz...Maalesef:(
ikiz annesi: ben de aynı şeyi ümit ediyorum arkadaşım, inşallah öyle olurlar
Annelili: en azından yaptığımız hatanın farkındayız diye avutuyorum kendim,, bu şekilde düzeltebiliriz belki birşeyleri...
Yaruze: ben de öyleyim aslında, bu yazıyla bir şekilde günah çıkarmaya çalıştım...ben de dayanamayıp alanlardanım
Dilek: Evet canım, çalışan annelerin geneli bu şekilde davranıyor, ben dahil...çocuğumuzla geçiremediğimiz zamanın diyetini ödüyoruz aklımızca ama değil işte...bir tutabilsek kendimizi...
ben bunu Baküde görünce şok olmuştum resmen.bizim türkler ısınmak için kombili ev tutuyorlar,klimayı da açıyorlar,mutfakta da ocagın bütün gözleri yanar şekilde kullanıyorlar.neden?gaz ucuz çünkü.hatta bedavaya yakın...evlerdeki sıcak ortamdan bitlenir insan,çok şükür ben ilk gittiğim dönemde sıcak olmasını seviyordum ama asla hiç o kadar abartmadım.. bu arada geldim yeniden...ziyaretin için saol canım;)
Hoşgeldin Deren'ciğim...işte böyle müsrüflikler iyice insanı kızdırıyor..nasıl olsa bedava deyip işin suyu çıkarılınca insan zekasından şüphe duyuyorum....
Selam "neselihaller", paylaşımın için, konuyu kendi çevrende gündeme getirdiğin için çok teşekkür ederim... Çocuklarımıza verebileceğimiz en önemli mesajlardan birisi dünyanın kıt kaynakları ve gelecek nesilleri de göz ardı etmeyeceğimiz bir "sürdürülebilirlik" kavramı... Ben de iki çocuk babası olarak bir bilinç yaratmaya çalışıyorum ki, günümüz yaşam tarzında hiç de kolay değil. Neyse ki çocuklarım bazı kavramları benimsemekte benden çok daha ileri görüşlü.
Maalesef hepimizde azda olsa var o müsriflik :( Ben yinede kızlarıma işleri bittikten sonra odalarının ışığını söndürmelerini söylüyorum,yemek seçtiklerinde o yemekleri bulamayan insanlardan bahsediyorum vs. ama söylemek yeterli değil örnek olmak en doğrusu sanırım...
Merhaba Onur, esas ben sana çok teşekkür ederim..böyle önemli bir konuyu okuması bu kadar keyifli bir dille ve çarpıcı örneklerle anlattığın ve benim de kullanmama izin verdiğin için...sevgiler
Özi'nin Güncesi en doğrusunu yapıyorsun...anlatmakla başlayıp örnek olmakla devam ettirebiliriz...ben çocuklarımıza güveniyorum, onlar akıllılar...eminim dünyamıza sahip çıkacaklardır...
Yorum Gönder